10 Ocak 2015 Cumartesi
9 Ocak 2015 Cuma
İpekyolu'nun Sonundakİ Vaha
Geçmişi aklınızın bir kenarında tutarak, kendinizi
ipek ticaretinin ilk günlerinde hayal etmeye çalışın. O telaş ve toz
bulutu, davetkâr tatlar, zengin kokular… Her biri bu resmin ayrılmaz
parçaları. Peki, 21. yüzyılın Bursa’sı tüm bunları yakalayıp canlı
tutabilir mi?
“Osmanlı’nın ilk başkenti” ya da “Yeşil Bursa” gibi
unvanlar çağrışım yapabilir. Ama Türkiye’nin dördüncü büyük kentinin
diğer güzelliklerini ve ziyaretçilerine sunacağı onca şeyi tahayyül
edebiliyor musunuz?
İpeği zaten biliyorsunuz. 1451’de inşa edilip
sonradan bir çayevine dönüştürülen Kozahan da dükkanları ve
tezgahlarıyla size sürekli ipeği hatırlatacaktır. Ayrıca Bursa deyince
akla kesinlikle ustasıyla birlikte gelen İskender Kebabı da unutmayalım.
Bursa’da danıştığınız rehberlerin hepsi, pide parçalarının üzerine
yayılmış dilim dilim kuzu etinin üstüne domates sosu ve yoğurt eklenerek
sunulan yemeğin Bursa’dan çıktığını, adını, 19. yüzyılın sonlarında
yaşamış usta İskender Efendi’den aldığını ve dünyaya buradan yayıldığını
söyleyecektir. İddiaya göre, Bursa’daki orijinal Kebapçı İskender’de
yediğiniz kebaptan daha iyisi hiçbir yerde yok.
Eşi benzeri olmadığı söylenen bir başka lezzet de
Bursa şeftalisi. Öte yanda vanilyalı şeker şurubunda kaynatılan
kestanelerden oluşan kestane şekeri de lezzeti ve zevki çağrıştırıyor.
İşte size Bursa’dan ayrılmadan önce en azından bir tane kestane şekeri
tatmak için bir neden.
İLK OSMANLI BAŞKENTİ
İstanbul’daki 4 bin dükkanlı Kapalı Çarşı’dan epey küçük olsa da, yukarıda sayılan her şeyi Bursa’nın sevimli Kapalı Çarşı’sında bulabilirsiniz. Elbette pek çok dükkanın en önemli ürünü, ipek. Aslen bir hamam olarak inşa edilmesine rağmen sonradan Orta Doğu kültürüne uygun olarak çarşıya çevrilen Eski Aynalı Çarşı da oldukça özel bir yer. Kentin her yerinde geleneksel Türk hamamları var ve hayatınız boyunca unutamayacağınız bir deneyim sunmak için ziyaretinizi bekliyorlar.
Yoksa tarihten çok mu uzaklaştık? Çoğu Osmanlı
stilinde inşa edilmiş camiler, Bursa mimarisinin öne çıkan yapıları.
Osmanlı Padişahı II. Murat şerefine 1426’da yapılan Muradiye Cami ve
avlusundaki benzersiz çeşmeleriyle 1424 yapımı Yeşil Cami gözlere hitap
ediyor. Yeşil Cami’nin hemen karşısında, beşinci Osmanlı Padişahı I.
Mehmet’in kabrinin bulunduğu Yeşil Türbe var. Kadim Selçuklu mimarisinin
izini ise 1399’da inşa edilen 20 kubbe ve iki minareli Ulu Cami’de
bulabilirsiniz. Gezginlerin kaçırmaması gereken bir başka ziyaret yeri
de I. Osman’ın oğlu ve Osmanlı’nın ikinci sultanı Orhan’ın son uykusuna
yattığı Orhan Gazi Türbesi.
Köprüler ve tarihlerine tutkuyla bağlı olmasanız da
1442’de yapılan Irgandı Köprüsü sizi şaşırtacak. Osmanlı mimarisinin en
sağlam örneklerinden olan yapı, restore edildikten sonra şimdilerde
dükkanlara, atölyelere ve elbette kafelere ev sahipliği yapıyor.
Kentin dışına çıkıp harika doğayı keşfetmek
isterseniz sizi bir sürpriz bekliyor. Antik kent Bitinya’nın üzerine
kurulduğu Olympos Dağı olarak da anılan ve Türkiye’nin kuzeybatısındaki
en yüksek tepe olan Uludağ karşınızda. Kış mevsiminde canlanan resort
otellere ulaşmanın tek yolu ise Bursa’nın Teferrüç isimli yüksek
mahallesinden kalkan teleferiğe binmek. Kayakçıların, snowboardcuların
ve dağcıların neşesine şahit olduğunuzda, tertemiz havayı içinize
çektiğinizde kendinizi mükemmel hissedeceksiniz.
Uludağ eteklerine yerleşmiş Cumalıkızık ise çok özel
bir köy. Köye ister dolmuşla ister kendi aracınızla gidiyor olun,
engebelerle dolu yol boyunca zıplayacak ve acaba doğru yere mi gidiyorum
sorusunu aklınızın bir köşesinde hep tutacaksınız. Tam merakınız
tırmanmaya başlarken; taze meyveleri, özellikle narlısı mutlaka
denenmesi gereken egzotik reçelleri, elyapımı takıları ve ev
aksesuarlarıyla köylüleri karşınızda bulacaksınız. Dolambaçlı daracık
sokaklar sizi küçük bostanlıklara ve pek çoğu hâlâ mesken olarak
kullanılan eski evlere götürecek. Ve şansınız yaver giderse, geleneksel
peynirli gözleme ve çay ikram etmek için köylüler tarafından davet
edebilirsiniz.
MEVSİMSİZ ŞEHİR
Peki, ya su düşkünleri? Sizin için de Gölyazı var. Bursa’nın hemen dışında, sükunet ve unutulmaz manzaralarıyla sizi bekleyen küçük bir balıkçı köyü. Eski yapılar, hâlâ geçmişte yaşanıyormuş hissi veren bir hayat, elinizi uzattığınızda dokunabildiğiniz bir doğa... Tüm bunlar, Uluabat Gölü’nün çevresinde kurulan Gölyazı’nın öne çıkan özellikleri. Gerçek bir doğa aşığıysanız, İnkaya Köyü’nde bulunan 600 yaşındaki tarihi çınar ağacını ziyaret etmeden geçmeyin. Bunca yıldır nelere tanıklık etti kim bilir?
Bursa’da geçirdiğiniz her günün sonunda, Türk
kahvenizden bir yudum alıp günün en sevdiğiniz anlarını gözünüzün önüne
getirmeli ve bir sonraki ziyaretinizi planlamalısınız. Tanıştığınız
insanları, size ne kadar yardımcı olduklarını, nasıl tebessüm
ettiklerini ve kapılarını ne kadar büyük bir samimiyetle size
açtıklarını düşünün. Ve İstanbul’da ya da Anadolu’nun bir başka
köşesinde de olsanız, Bursa’yı ziyaret etmenin, Türk bayrağının gururla
dalgalandığı tepelerin üzerinden kısa bir yolculukla varılabilecek kadar
kolay olduğunu unutmayın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)